9786255536334
984501

https://www.nebekitap.com/saiduddin-fergani-nin-insan-tasavvuru-nihayeti-bidayetine-mundemic-olan-insan
Saîdüddin Fergānî’nin İnsan Tasavvuru ;Nihayeti Bidayetine Mündemiç Olan İnsan
375.00
Saîdüddin Fergānî'nin İnsan Tasavvuru
-Nihayeti Bidayetine Mündemiç Olan İnsan-
Bu çalışmada amacımız, Fergānî'de insan tasavvurunun varlık, bilgi
ve ahlak cihetinden nasıl ele alındığını incelemektir. Bunu yaparken
“insan nerelidir?” ve “nasıl yaratılmıştır?” soruları üzerinden insanın
varlığa geliş serüveni araştırıldı ve Fergānî'nin konu üzerine iddiaları
tespit ve tahlil edildi. İnsan/ruh yaratılış itibarıyla ezelî midir yoksa
sonradan mı var edilmiştir? Yaratılışın kaynağı nedir? Akıl ve haber
bize kaynakların/bilginin kesinliği konusunda ne tür bir imkân sunar,
vb. sorular üzerinden ise ruh, nefs ve beden arasındaki birlik ve ayrım
araştırıldı. İncelemenin üç bölümünde de temel mesele olarak gördüğümüz
birlik-çokluk konusu bağlamına göre tüm kısımlarda sürdürüldü.
Bu ise Fergānî'nin konuları hep birbiriyle bağlantılı ve iç içe anlatmasından
kaynaklanan bir durum olarak karşımıza çıktı. Her ne kadar varlık
bilgiden ayrı, bilgi de ahlaktan ayrı bir konu gibi gözükse de içerik
olarak Fergānî'nin insan tasavvurunda bunların tek bir hakikate tekabül
ettiğini söylemek mümkündür. Bunların bilgi veya ahlak olarak dışarı
yansımaları/isimlendirmeleri ancak hakikate nisbeti dolayısıyla gerçekleşir.
Bu bağlamda kâmil bilgi, duyu ve akıl gücünün ötesinde zevk ve
müşahedeyle elde edilen bir husus olarak kabul edilir. Ancak bu bilgi
edinme/öğrenme belirli bir ahlaki davranış sonrasında tahsil edilmesi
umulan bir bilgi olarak teşekkül eder. Bu bağlamda kâmil ahlak, doğrudan
insanın kendi kabiliyetinin nihai sınırı, üzerinde etkili olduğu
ilahî ismin tecellisine kendinin sonradan eklediği perdeleri kaldırdıkça
elde ettiği bir kemal yolculuğu olarak karşımıza çıkar. Yolcu olarak
nitelediğimiz insan, yolun sonunda kendi başına/başlangıcına ulaşır.
Fergānî'de insanın ahlaki olarak ulaşabileceği yolculuğunun nihayeti,
bilgisinin bidayeti olur. Bundan dolayı insanın kendini arama yolculuğunda
başladığı nokta ile varacağı/vardığı nokta aynı olur. Değişen tek
şey ise insan değil, tecellideki şeffaflıktır.
Anahtar Kelimeler: Saîdüddin Fergānî; Müntehâ'l-Medârik; Vahdet-i
vücut; Âlem; İnsan;
Saîdüddin Fergānî'nin İnsan Tasavvuru
-Nihayeti Bidayetine Mündemiç Olan İnsan-
Bu çalışmada amacımız, Fergānî'de insan tasavvurunun varlık, bilgi
ve ahlak cihetinden nasıl ele alındığını incelemektir. Bunu yaparken
“insan nerelidir?” ve “nasıl yaratılmıştır?” soruları üzerinden insanın
varlığa geliş serüveni araştırıldı ve Fergānî'nin konu üzerine iddiaları
tespit ve tahlil edildi. İnsan/ruh yaratılış itibarıyla ezelî midir yoksa
sonradan mı var edilmiştir? Yaratılışın kaynağı nedir? Akıl ve haber
bize kaynakların/bilginin kesinliği konusunda ne tür bir imkân sunar,
vb. sorular üzerinden ise ruh, nefs ve beden arasındaki birlik ve ayrım
araştırıldı. İncelemenin üç bölümünde de temel mesele olarak gördüğümüz
birlik-çokluk konusu bağlamına göre tüm kısımlarda sürdürüldü.
Bu ise Fergānî'nin konuları hep birbiriyle bağlantılı ve iç içe anlatmasından
kaynaklanan bir durum olarak karşımıza çıktı. Her ne kadar varlık
bilgiden ayrı, bilgi de ahlaktan ayrı bir konu gibi gözükse de içerik
olarak Fergānî'nin insan tasavvurunda bunların tek bir hakikate tekabül
ettiğini söylemek mümkündür. Bunların bilgi veya ahlak olarak dışarı
yansımaları/isimlendirmeleri ancak hakikate nisbeti dolayısıyla gerçekleşir.
Bu bağlamda kâmil bilgi, duyu ve akıl gücünün ötesinde zevk ve
müşahedeyle elde edilen bir husus olarak kabul edilir. Ancak bu bilgi
edinme/öğrenme belirli bir ahlaki davranış sonrasında tahsil edilmesi
umulan bir bilgi olarak teşekkül eder. Bu bağlamda kâmil ahlak, doğrudan
insanın kendi kabiliyetinin nihai sınırı, üzerinde etkili olduğu
ilahî ismin tecellisine kendinin sonradan eklediği perdeleri kaldırdıkça
elde ettiği bir kemal yolculuğu olarak karşımıza çıkar. Yolcu olarak
nitelediğimiz insan, yolun sonunda kendi başına/başlangıcına ulaşır.
Fergānî'de insanın ahlaki olarak ulaşabileceği yolculuğunun nihayeti,
bilgisinin bidayeti olur. Bundan dolayı insanın kendini arama yolculuğunda
başladığı nokta ile varacağı/vardığı nokta aynı olur. Değişen tek
şey ise insan değil, tecellideki şeffaflıktır.
Anahtar Kelimeler: Saîdüddin Fergānî; Müntehâ'l-Medârik; Vahdet-i
vücut; Âlem; İnsan;
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.